y42 ç!ç3k13r! f0rum
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sabit:HİKAYELER

+4
ftmanur
pretty1
-Rapci Musti-
'bŞra .."
8 posters

2 sayfadaki 2 sayfası Önceki  1, 2

Aşağa gitmek

Sabit:HİKAYELER - Sayfa 2 Empty Geri: Sabit:HİKAYELER

Mesaj tarafından krzmtk_can Çarş. Ağus. 12, 2009 10:53 am

İlk Ders
Okula başladığım o ilk günü, pek de iyi hatırlayamıyorum ama; mahcubiyetimi bastıran gururumu, ürkekliğimi bastıran helecanımı hiç unutmadım.
Hatırladığım kadarıyla, bana çok büyükmüş gibi gelen okulun bahçesinde, şaşkın, ürkek bir hayli bekleşmiştik. Sonra, uzun taş merdivenlerin sonundaki, kocaman kapıda, yaşlı bir amca belirdi. Elindeki zili uzun uzun çaldı. Çok geçmeden, öğretmen olduğunu öğrendiğimiz, amcalar, ağabeyler; teyzeler, ablalar aramıza karıştı. Bizleri bir araya toplamak, bir sıraya sokmak için koşuşturup durdular. İkişerli sıralar halinde, kapının karşısına dizdiler bizi. İriyarı bir amca, kapıya çıkan merdivenlerin üstünden, pek anlayamadığım bir şeyler söyledi. Bitirince, bir bayrak getirdiler; bestesine az çok aşina olduğumuz, ancak sözlerinden hiçbir şey anlamadığımız, İstiklal Marşını da hep birlikte söyledik. Ben de göğsümü şişirip, kafamı uzatarak büyük bir içtenlikle iştirak etmeğe çabaladım. Sonra ortalık karıştı. Önce, büyük sınıfların oluşturduğu sıralar, merdivenlere yöneldiler. Sonra biz de, ikişer ikişer, el ele tutuşup önümüze düşen öğretmenlerin ardı sıra, sınıflarımıza dağıldık.
Bizi, sıkışı sıkış oturtmaya . çalıştıkları, çentik çüntük, boyasız tahta sıralara, yerleşmeğe uğraşmamız da ayrı bir alemdi. Üçer üçer oturtulduğumuz halde, gene de birileri ayakta kaldı galiba ki, sınıfa bir sıra daha getirtildi, tahtanın yanında bir yere sıkıştırıldı da herkes oturabildi.
Öğretmenimiz tatlı, sevecen, üstelik pek de sabırlı bir ablaydı. O tıkış tıkış doldurulduğumuz sınıfta, bize ulaşmak, bir şeyler öğretmek, en önemlisi de disiplini sağlamak için çırpınır dururdu. Kaşla göz arasında, birbirimize sataşmadan duramazdık. İtiş kakış arasında, kimimiz saldırır, kimimiz saklanır; kimimiz ağlar, kimimiz gülerdik. Sürüp giden o curcuna, o patırtı gürültü arasında, okumayı sökmeyi, hatta kargacık burgacık bir şeyler yazabilmeyi nasıl öğrenebildiğimize hâlâ şaşarım.
Kısa zamanda, okulumuza iyice alışmış, sınıfımıza ısınmış, arkadaşlarımızla kaynaşıvermiştik. Öğretmenimi pek sevmiştim. Arkadaşlarımı sevmiştim. Hatta dersleri bile sevmeğe başlamıştım.
Sınıfın ortalarında bir yerde oturuyordum. Tam önümde de, suratı çillerle dolu bir kız oturuyordu. Yanından hiç ayrılmayan, sıska, sarı oğlan da kardeşiydi galiba. Kulaklarının üzerinde, kıpkızıl, kıvırcık saçlarına bağlanmış kocaman, kırmızı kurdeleleri, ders boyu, tahtayla benim aramda kıpırdanıp dururdu. Sakin, sessiz kardeşinin aksine, o hiç yerinde duramaz, yanında yöresindeki kimseye de rahat vermezdi. Ders boyu onunla uğraşmaktan bıkan öğretmenimizin yaka silktiği, çok yaramaz, pek afacan bir şeydi, bu kız.
Bazen dersi filan unutur, önümde dalgalanıp duran bu kurdelelere dalar giderdim. . O, sık sık yaptığı gibi, arkasına döner, mavi gözlerinde belirsiz bir gülücük, muzipçe beni süzer, küçük çilli burnunu buruşturur, dilini çıkarıverirdi. Çok bozulurdum o zaman. Bakışlarımı ondan kaçırır, tavanı duvarları seyretmeğe başlardım, ama onun, muzip muzip gülerek dilini çıkarmaya devam ettiğini de fark ederdim. Bana dilini, çıkarmasına bozulurdum bozulmasına da, gene de dönüp bana bakmasını beklerdim için için.
Derken, ıslak serin bir sonbahar sabahında, sınıfımızın kapısı tıkırdadı. Müdür Bey, orta yaşlı tombul bir hanımla içeri girdi. Ayağa kalktık. Eliyle oturmamızı işaret edip öğretmenimizin yanına gitti. Konuşmalarından, kapının yanında sessiz, tedirgin bekleyen hanımın, birinci sınıflardaki sıkışıklığı azaltmak düşüncesiyle oluşturulan sınıf için atanan yeni bir öğretmen olduğunu öğrendik. Bu yeni sınıf için, bizim sınıftan da öğrenci alacaklarmış. Öğretmenimiz, aramızdan bazılarını, ayırmaya başladı. Yeni öğretmen de ayrılan çocukları kapının yanına alıyordu. Ancak öğretmenimizin, ayırdığı çocukları, sınıfın en tembel ve haylazları arasından seçtiği pek belli idi. Bu ayırma işi bitinceye kadar, iyice sinmiş, beni de gönderir korkusuyla için için titremiştim. Öğretmenimiz, bizim Çilli Kızı da ayırmıştı tabii ki. Sarı oğlan da onunla gitmek zorunda kaldı. İkisi el ele, süklüm büklüm gideceklerin arasına katılmışlardı. Ayrım işi bitirilip isimler kaydedilirken, sevgili öğretmenimin beni göndermemiş olmasına nasıl sevindiğimi, hatta gururlandığımı anlatamam. Seçilen çocuklar, garip bir dışlanmışlık hissi . ile, mahcup, boyunları bükük, ayaklarını sürüyerek sınıftan çıkarlarken, bizim Çilli Kızın ısrarla, benim gözlerimi yakalamaya çalıştığını fark ettim. Göz göze geldiğimiz zaman, ağlamaklı bakışlarında yanıp sönüveren, o bir anlık, o pek belirsiz sitemi görüverdim. O, bu sefer, bana bakarken, ne burnunu buruşturmuş, ne de dilini çıkartmıştı. Şöyle kısacık bir bakış . fırlatmıştı o kadar. Sonra, başını çevirmiş, şöyle bir, hani neredeyse, gururla diyebileceğim çalımlı bir salınışla, kapıya yönelmişti.
Tam kapıdan çıkıyordu ki!.. Neden, nasıl oldu bilemiyorum. Çocuk aklımla hükmettiğim bir haksızlığa isyan mı?.. Aramızdan ayırdıkları arkadaşlarıma duyduğum bir vefa gösterisi mi?.. Yoksa, henüz isimlendiremediğim, bambaşka bir şey mi?.. Her neyse, bilemiyorum işte... “Öğretmenim!” diye ayağa kalkmışım. “Ben de onlarla gitmek istiyorum!” diye bağıranın, ben olduğumdan bile pek emin değildim.
İşte tam o anda; zaman tamamen durdu... Sınıfa, karabasan benzeri, ölümcül bir sessizlik çöktü. Hayretle açılan bir sürü gözün, üstüme çevrildiğini, beni sarıp sarmalayıp felç ettiğini hissettim. O çok sevdiğim öğretmenimin, müthiş . hayal kırıklığının sessiz bir feryada dönüşen şaşkınlığı içinde: “Öyleyse sen de git!” diye fısıldadığını duydum. Sınıftan ayrılabilme değil, bu ortamdan bir an önce kurtulabilme telaşıyla, defterimi bile alamadan, oraya buraya çarparak, titrek, sarsak adımlarla dışarı kaçtım. Hıçkıra hıçkıra ağlamamak için kendimi zorlayarak, gidenlerin arasına karıştım.
Yeni sınıfımıza giderken, bir ara, ıslak bakışlarım, sevinçle ışıl ışıl parlayan bir çift mavi gözle buluştu. Ben, içinde bulunduğumuz hüzünlü ortamda, minnet ve mutlulukla dopdolu bu gizemli bakışlardaki sevincin sırrını çözememiş, aptal aptal baka kalmıştım. Benim bu şaşkın halime de gülmüştü galiba...
İşte tam bu sırada da, gözleri kısıldı, o çilli minik burnu muzipçe buruştu, . öpercesine büzdüğü dudakları arasından fırlayan küçük pembe dili, bana doğru uzandı.
Bana dilini çıkarmıştı gene !
krzmtk_can
krzmtk_can
Forumun PoLisi
Forumun PoLisi

Erkek
Kayıt tarihi : 10/08/09
Mesaj Sayısı : 220
Lakap : cıx
Ruh Hali : Sabit:HİKAYELER - Sayfa 2 Parano10

http://www.yok.eniyiforum.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sabit:HİKAYELER - Sayfa 2 Empty Geri: Sabit:HİKAYELER

Mesaj tarafından krzmtk_can Çarş. Ağus. 12, 2009 10:54 am

Enezde Aşk
Enez’ in güzel yaz günlerinden biriydi. Her sabah ki gibi ormana koşmaya gittim. En yakın arkadaşımda yanımda denize girdik eğlendik. Akşam üzeri can sıkıntısı 3 kişi bulduk. Okeye dördüncü aranıyor. Ya ben yanlış görüyorum yada karşıdan maviş gözlü, kumral, şirin mi şirin güler yüzlü bir masal perisi geliyor. O an sanki büyülenmiştim. Okey oynamayı bir yana bir yana bırakın iki de bir taşları düşürür, ıstakayı devirir olmuştum. Ama galiba ben onun pek ilgisini çekememiştim. Okey bitti arkasına bakmadan gitti.
Sonradan öğrendim ki arkadaşımın yeğeniymiş ve uzun süreli bir beraberliği varmış .
` E be kardeşim dedim içimden...

Yine bir yaz akşamı top oynamaktan geliyoruz. Kan ter içinde kalmışız, saç baş toz toprak içinde... Az ileriden birisi seslenir gibi oldu. Baktım aman Allahım yine o güzel gözlü kız. Tabii hemen havaya girdim bana `iyi aksamlar` dedi. Arkadaşım mavi gözü periye nasıl baktığımı görmüştü.

Yaz bitiyordu . ve biz İstanbul`a dönüyorduk. Mavi gözlü perim aklımdan çıkmıyordu. Fakat sonunda kafamdan atmayı zor da olsa başarmıştım.

Bir gün arkadaşımın ablası bizim bir yeğen var birbirinize çok yakışırsınız diye öyle bir söyledi. Ben pek önemsemedim meğerse abla arada aracılık ediyormuş. Tabiki bunlar sonradan su yüzüne çıktı. Bu arada bir detayı atladım. Uzun süre beraber olduğu gençten problemler dolayısıyla ayrılmış.

Arkadaşımda oturduğum günlerden birinde ablası `Haydi gel kahve içmeye misafirliğe gidiyoruz dedi.` Bende `Gidelim bakalım dedim` Aslında biz ne bilelim her şey daha önceden planlanmış. Maviş gözlü perimin evine gittik. Ben onu görünce elim ayağım dolaşmaya başladı. . Hatta kahve fincanını elimde unuttu benim güzelim. Gece eve gelince bu konuyu ayrıntılarıyla düşündüm. Sanki içime doğdu. İlk başından beri tahmin ediyordum uzun bir beraberliğe, hatta ölümüne beraberliğe adım atacağımı. İçimden bir ses `Neden olmasın be Serhat diyordu.` Ertesi gün yine onların evinde bir tesadüf yapıldı. Beraberliğimizin ilk cümlelerini kurdum . sonunda. Eh zor da olsa, kan ter içinde kalsam bile şu an üç yıllık güzel bir beraberliğim var. Dile kolay üç uzun yıl. Aman Allah bozmasın tahtaya vuralım. Biz yıldızlara astık yüreğimizi... Bizim aşkımız gül soylu bir aşk. Allah` tan herkesin kaderine benimki gibi güzel, temiz ve gül kokan bir aşk yazmasını dilerim.
krzmtk_can
krzmtk_can
Forumun PoLisi
Forumun PoLisi

Erkek
Kayıt tarihi : 10/08/09
Mesaj Sayısı : 220
Lakap : cıx
Ruh Hali : Sabit:HİKAYELER - Sayfa 2 Parano10

http://www.yok.eniyiforum.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sabit:HİKAYELER - Sayfa 2 Empty Geri: Sabit:HİKAYELER

Mesaj tarafından krzmtk_can Çarş. Ağus. 12, 2009 10:55 am

Acı Dolu Bir Operasyon
Arkadaşlar Merhaba Adım Emre Ben Askerliğimin Acemiliğini DİYARBAKIR LİCE Usta Birliğini İse Şırnak`ın Merkezin`de Yaptım Gerçekten Çok ZOR`du Bir Gün ATIŞ EğitimLerin`de KOMUTAN Kim Ateş Edebilir ATEŞ Edemeyeni Döverim Dedi Tabi Ben Atladım Hemen Sazan Gibi KOMUTANIM Ben ATabilirmiyim AT dedi Ama Vuramassan Dayak Yersin Tamam Dedim Ve mg3`ü Aldım Ve 1 EL Ateş ettim Çok Güzel Bi şekilde Vurdum Ve afferim Dedi Bana Ondan Sonra Biz Bir OPERASYON`A Dahil Edildik Tabi Gittik DağLık aLan Göz Gözü GÖrmüyor Çok Kötü bir Çatışmaya Girdik Kadın Teröristler Ama Tabiki 7 Tane Terörist`in Canını ALDIK Leşleri Gördük Ama 1 Arkadaşım Vuruldu göğsünden O vuran Terörist`i Arkadaşım Vurdu Gözlerimin Önünde Arkadaşımın Vurulması beni çok sinirlendirmişti yani ne biliyim Delirmiştim Orda Bende Vurulabilirdim ama olmadı Leşleri Gördük SURATLARINA TÜKÜRDÜK ...
krzmtk_can
krzmtk_can
Forumun PoLisi
Forumun PoLisi

Erkek
Kayıt tarihi : 10/08/09
Mesaj Sayısı : 220
Lakap : cıx
Ruh Hali : Sabit:HİKAYELER - Sayfa 2 Parano10

http://www.yok.eniyiforum.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sabit:HİKAYELER - Sayfa 2 Empty Geri: Sabit:HİKAYELER

Mesaj tarafından krzmtk_can Çarş. Ağus. 12, 2009 10:55 am

Bir Arkadaslık Hikayesi
Bir hastane odası iki yatak ve hayatla olum arasındakı çizgide yaşamdan yana kalmaya çalışan iki kalp hastası.Yataklardan biri pencere önünde diğeri duvar dibinde.Pencere önündeki sabahtan akşama kadar pencereden dışarı bakıp seyrettiklerini duvar dibinde birşey görmeden ,aynı kaderi paylaşan birşey görmeyen hasta arkadaşına anlatıyor!
-Bugün deniz dünden daha durgun.Rüzgar hafif esiyor olmalı.Beyaz yelkenliler denizde belli belirsiz ilerliyorlar kuğu gibi süzülüyorlar.
-Park mı?Ha,park henüz tenha.Salıncakların ikisi dolu ikisi boş.Geçen haftaki sevgililer yine geldiler.Elleri birlerinden hiç ayrılmıyor.Şimdi erkek kızın saçlarını okşuyor,ne kadar birbirlerine yakışıyorlar.
-Erguvanlar bugün çıldırmış öyle bir çiçek açmışlar ki etraf mora boyanmış.Erikler desen keza,tepeden tırnağa beyazlar giyinmiş.İşte parkın neşesi çocuklar . geldi.Ellerinde rengarenk balonlar var ah kardeşim görmelisin.
Bu böyle sürüp giderken her gördüğünü anlatıp dururken ansızın bir kalp krizi geçirir pencere kenarındaki.Duvar dibinde düğmeya bassa doktoru çağırabilir ve belkide arkadaşı kurtulabilir.Ama ama yapıyor işte şeytan karışıyor işine.Arkadaşı ölürse pencere kenarı boşalacak ve kendisi oraya geçecek.Bugüne dek kulaklarıyla duyduğunu gözleriyle görecek ve duvar dibindeki düğmeye basmaz ve arkadaşı ölür.Ertesi gün duvar dibinde olan yatağını pencere kenarına taşırlar.Bekledği an gelmiştir artık yattığı yerden pencereden dışarı bakar.
Dışarıda kapkara bir duvar işte hepsi bu kadar.
krzmtk_can
krzmtk_can
Forumun PoLisi
Forumun PoLisi

Erkek
Kayıt tarihi : 10/08/09
Mesaj Sayısı : 220
Lakap : cıx
Ruh Hali : Sabit:HİKAYELER - Sayfa 2 Parano10

http://www.yok.eniyiforum.net

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sabit:HİKAYELER - Sayfa 2 Empty Geri: Sabit:HİKAYELER

Mesaj tarafından Sago Hastası Çarş. Ağus. 12, 2009 11:53 am

KONU KİLİT+FORUM ARŞİVİ
Sago Hastası
Sago Hastası
Forumun Şekeri
Forumun Şekeri

Kadın
Kayıt tarihi : 15/03/09
Nerden : Sagopa[mın] yanından ;)
Mesaj Sayısı : 206
Lakap : Sago Hastası,Pasli Limon,Kolo - Sagocu Aslı,Sagokolik
Ruh Hali : Sabit:HİKAYELER - Sayfa 2 Korkak10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

2 sayfadaki 2 sayfası Önceki  1, 2

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz